Binalarda tadilat ya da ilave bina projelerinin yapılması için ilk projenin mimari müellifinden izin alınmasına ihtiyaç var mıdır?
Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun "Eserde değişiklik yapılmasını menetmek" başlıklı 16'ncı maddesi;
"Eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
Kanunun veya eser sahibinin müsaadesiyle bir eseri işliyen, umuma arzeden, çoğaltan, yayımlıyan, temsil eden veya başka bir suretle yayan kimse; işleme, çoğaltma, temsil veya yayım tekniği icabı zaruri görülen değiştirmeleri eser sahibinin hususi bir izni olmaksızın da yapabilir.
Eser sahibi kayıtsız ve şartsız olarak yazılı izin vermiş olsa bile şeref ve itibarını zedeleyen veya eserin mahiyet ve hususiyetlerini bozan her türlü değiştirilmeleri menedebilir. Menetme yetkisinden bu hususta sözleşme yapılmış olsa bile vazgeçmek hükümsüzdür." hükmünü amirdir.
3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun, planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasına ilişkin esasları belirleyen 8'inci maddesine 12/7/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanunla eklenen (j) bendi ise;
"İlgili idareler, Bakanlıkça belirlenen esaslara göre mimari estetik komisyonu kurar. Komisyon, yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine karar vermeye yetkilidir. Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde ilk müellifin görüşü aranmaz. Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde; eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Bu durumda ilk müellif tarafından talep edilebilecek telif ücreti; ilgili meslek odasınca belirlenen mimari proje asgari hizmet bedelinin, tamamlanan yapılarda yüzde yirmisini, inşaatı süren yapılarda yüzde on beşini geçemez." hükmünü amirdir.
Konuya ilişkin olarak doktrinde ve yargı kararlarında, bazı görüşlerin yerleşik olarak kabul edildiği görülmektedir. Buna göre;
1- Bir mimari yapı üzerindeki mimarın hakkı, eserin fiziki mülkiyeti üzerinde değil, onun mesleki şeref ve itibarını zedeleyecek, ona kötü bir şöhret sağlayacak ve doğrudan doğruya ona izafe edilebilecek değişiklikler yapılmamasına ilişkindir.
Bu konuda yapı malikini sınırlayan iki husus vardır. Bu hususlardan biri, yapılan değişikliğin keyfilik taşımaması (haklı nedeninin bulunması); diğeriyse, mimarın şeref ve itibarına riayet mükellefiyetidir.
Eserde yapılacak bir değişikliğe karşı koyma hakkı, ya eser sahibinin şeref ve itibarının zedelenmesi veya eserin nitelik ve özelliğinin bozulması halinde söz konusu olabilecektir.
2- Mimari projelerin korunması ile onun uygulanması suretiyle inşa olunan mimari yapının korunması farklıdır.
Eser mahiyetindeki mimari projenin uygulanması sonucu inşa olunan mimari yapı, ancak estetik niteliği haiz bir güzel sanat eseri vasfını taşıması halinde eser olarak korunabilir.
İnşa olunan mimari yapı güzel sanat eseri vasfını taşımıyorsa, FSEK kapsamında eser olarak korunmasına olanak bulunmamaktadır.
3- Mimarlık eserlerinde, estetik olmanın yanı sıra fonksiyonel olma, yani kullanım ve ihtiyaçlara cevap verme unsuru da bulunmaktadır. Kullanım amacı, estetik mülahazalardan önce gelir. Bu unsur itibariyle eser sahibi olarak mimarın eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkı, diğer güzel sanat eserlerine nazaran önemli ölçüde kısıtlıdır.
Belli bir işlevi yerine getirmek amacıyla inşa olunan mimari yapı, sahibi için ekonomik bir değerdir. Yapının eser vasfında olması, işlevini yerine getirememesi halinde değiştirilerek ekonomik biçimde değerlendirilmesine engel oluşturmaz.
Zaten mimar da mimari eseri vücuda getirirken, plan ve projeleri yaparken; bunun belirli kullanım ihtiyaçlarına cevap vermek üzere yapıldığını, kullanım amacının zaman içinde değişeceğini ve hatta tamamen ortadan kalkabileceğini bilir. Mimarın, yapının yeni ihtiyaçlara göre tadiline veya yıkılarak tamamen ortadan kaldırılmasına katlanması, kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Sonuç olarak belirtmek gerekir ki;
Tamamlanmış ya da devam eden yapının proje tadilatı ile değiştirilmesi için mimari proje müellifinin aynı olması ve/veya proje müellifinden izin alınması zorunlulukları; yapıların ve onaylı mimari projelerinin özgün fikir ifade edip etmediğine bağlıdır.
Özgün fikir ifade etmeyenlerde yapılacak değişikliklerde, ilk müellifin görüşü aranmaz. Doğal olarak, bu durumda, yeni projenin müellifinin aynı kişi olması zorunluluğu da bulunmamaktadır.
Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde ise; eserin bütünlüğünü bozmadığına, estetik görünümünü değiştirmediğine, teknik, yönetsel amaçlar ve kullanım amacı nedeniyle zorunlu olduğuna karar verilen değişiklikler müellifinin izni alınmaksızın yapılabilir. Özgün fikir ifade eden mimarlık eser ve projelerinde yapılacak diğer değişikliklerde ise müellifinin izninin alınması gerekmektedir.
Her somut durumda belirtilen bu hususların irdelenmesi ve ona göre hareket edilmesi uygun olacaktır.
Son olarak belirtmek gerekir ki; yapılacak tüm değişikliklerde, mimari proje müellifinin şeref ve itibarının zedelenmemesi hususuna özen gösterilmesi zorunludur.