Y ü k l e n i y o r

Belirtilen mevzuat çerçevesinde; OSB'nin tesis ettiği her türlü işin ticari sayılmasına imkan olmadığı kabul edilmelidir. Ticaret Şirketi ve tacir olmayan OSB'ler hakkında Türk Ticaret Kanununun bütünüyle uygulanmasına olanak bulunmamakta olup, sadece açıkça atıf yapılan konularda bu kanuna tabi olacaklardır.

Tarih: 01.12.2023

OSB’ler, kanunla kamusal yetkiler tanınmış özel hukuk tüzel kişileridir.

4562 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin birinci fıkrasında, OSB’lerin özel hukuk tüzel kişiliği olduğu açıkça belirtilmiştir. Bununla birlikte OSB’ler, kamu yararına faaliyette bulunmaları ve kamu hizmeti yapmaları nedeniyle, kamu tüzel kişilerinin sahip olduğu bir takım ayrıcalıklı ve kamusal yetkilerle donatılmışlardır.

Örneğin, adına kamulaştırma işlemleri yaptırabilme, ruhsat ve izin verme yetkileri kamusal nitelikte olmasına rağmen, özel hukuk tüzel kişisi olan OSB’lere bu yetkiler tanınmıştır. Diğer taraftan, özel hukuk tüzel kişileri gibi serbest iradeleri ile kurulamamakta olup kuruluş esasları kanunla düzenlenmiş ve kurulabilmeleri Bakanlık onayına bağlanmıştır. Ayrıca organlarında yer alanların ve diğer personelin, bazı konularda, kamu görevlisi gibi sorumlu olacağına ilişkin yasal düzenleme bulunmaktadır. Sahip oldukları mallar üzerindeki yetkileri sınırlandırılmıştır.

OSB’ler, var olan ve bilindik tüzel kişilerden farklı ve kendine özgü bir nitelik taşımaktadır.

Uygulamada, "OSB'lerin tacir olduğu" yönünde bir yanılgıya düşüldüğü görülmektedir. Oysa ki OSB'ler "tacir" değildir. Şöyle ki;

  • "Tacir" Türk Ticaret Kanununda tanımlanmış olup, OSB'ler bu tanımın kapsamında değildir.
  • 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun birinci kitabı "Ticari İşletme"leri, bu kitabın birinci kısmı ise "Tacir"leri düzenlemiştir.
  • Söz konusu Kanunun 12'nci maddesinde tacir, "Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir." olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun tüzel kişi tacirleri düzenleyen 16'ncı maddesi ise; "(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.

(2) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar." hükmünü amirdir.

16'ncı maddenin birinci fıkrasında, hangi tüzel kişilerin "tacir" olarak kabul edileceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmiş olup; OSB'ler bu tanımlama içerisinde yer almamaktadır. İkinci fıkrasında ise, hangi tüzel kişilerin "tacir" sayılmayacağı düzenlenmiş olup, OSB'ler, bu grup içerisinde de yer almamaktadır.

OSB'ler, hiç bir şekilde TTK'da tanımlanan ve düzenlenen ticaret şirketleri gibi külliyen "tacir" vasfına sahip yapılar değildir. O nedenle, her türlü faaliyetleri için "tacir" olarak kabul edilemezler.

Yine aynı Kanunun "Tacir olmanın hükümleri"ni düzenleyen 18'inci maddesi, "Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür." hükmüne yer verilmiştir. Oysa ki;

  • OSB'lerin iflas etmesi söz konusu değildir.
  • OSB'lerin bir ticaret ünvanı yoktur.
  • OSB'ler, ticaret siciline kaydolmaz. OSB'lere ait sicil, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tutulmakta olup, asla ticaret sicili değildir.


Öte yandan; tacirlerin TTK hükmü gereğince tutmak zorunda oldukları defterlere ilişkin olarak 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 25'inci maddesinin beşinci fıkrasında "OSB’lerde tutulacak defterler ve genel kurul toplantılarında görevlendirilecek Bakanlık temsilcisi konularında OSB mevzuatında hüküm bulunmayan hâllerde 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır." hükmü yer almaktadır. Eğer OSB'ler tacir olsaydı, kendi Kanununda özel bir atıf yapılmasına gerek kalmaksızın, TTK'nın 18'inci maddesi gereğince ticari defterleri tutmak zorunda olurlardı.

Belirtilen mevzuat çerçevesinde; OSB'nin tesis ettiği her türlü işin ticari sayılmasına imkan olmadığı kabul edilmelidir.

Ticaret Şirketi ve tacir olmayan OSB'ler hakkında Türk Ticaret Kanununun bütünüyle uygulanmasına olanak bulunmamakta olup, sadece açıkça atıf yapılan konularda bu kanuna tabi olacaklardır.